Çalışan anne olmak ne de zor iş. Peki siz çalışan anne misiniz? İlgili anne mi? Anneler çocukları için sürekli en iyi olanı en iyi şekilde sunmak isterler. Çocuklar ilgi ve sevgi nedeniyle annelerinden memnun olsalar dahi anneler çocuklarına sürekli fazlasını ve fazlasını vermek isterler.
Anneler için fiziksel bakım, barınma, giyim, sağlık bakımı, dinlenme ve egzersiz çocuğun mutluluğu, sıcak bir ev ve güvenli bir aile için yeterli gibi görünebilir. Ancak bu görevler her zaman için bu kadar kolay değildir.
Geçmişte anneler için evde oturmak ve mutlu güçlü bir çocuk yetiştirmek için çabalamak daha kolaydı. Ancak günümüzde durum anneler için çok daha farklıdır. Evin geliri için endişelenmemek ya da çocuğuyla ilgilenebilmek adına tek ebeveyni çalışan gelir gider sorunları yaşayan bir aileye sahip olmak.
Anneler aslında çocuklarıyla yalnız başına oturup rahatlayıp çocuklarıyla zaman geçirmeyi düşünürken, çamaşır bulaşık ve ev temizliği gibi işler bunun sürekli ama sürekli bir şekilde ertelenmesini beraberinde getirmektedir. Sonuçta dışarıda bir işte ya da evde çalışan annelerin büyük bir çoğunluğu çocuklarına ayıracak zamanlarının olmadığından şikayet etmektedir.
Çalışan annelerin zaman artırımı için buldukları temizlikçi, yardımcı gibi yollar tüm gün çalışmış ve yorulmuş bir annenin çocuğuna kısıtlı da olsa bir zaman yaratmasını sağlamakta mıdır. Kuşkusuz büyük bir çoğunluk için “evet” cevabını vermek isterdim ama pek çok çalışan anne bu tip yardımları daha fazla çalışmak ve kendine zaman ayırmak adına kullanmaktadır. Bu işkolik denilebilecek annelerin savunmaları ise çoğunlukla “kimin için çalışıyoruz ki, yaptığımız her şey onlar için değil mi?” şeklinde olmaktadır.
Bireyin hayatındaki pek çok önemli faktörü hiçe sayarak, çalışmaya devam etmesi şeklinde tanımlayabileceğimiz işkoliklik, bir anneye bulaşmışsa (sosyal psikolojik yönden buna bir çeşit bulaşma diyebiliriz) artık o evde yaşayan çocuk ya da çocukların ilgiden nasibini almak gibi bir şansı da kalmamıştır. Ancak çok önemlidir ki, fazla çalışmak ve işkoliklik kavramlarını birbirinden ayırt etmek gerekir. Eğer söz konusu anne çalışma zamanları dışında öncelikle kendisine, çocuğuna ve çevresine zaman ayırabiliyorsa ancak fazla çalışan bir anne olarak tanımlanabilir.
Peki çalışmayan anne kimdir? Çalışan anne olmak nedir? Bunu hiç düşünüp sorguladınız mı ? aslında çalışmayan anne yok gibidir. Ancak söz konusu anne aldığı temizlik, çocuk bakımı, yardım gibi ev hizmetlerine rağmen profesyonel olarak tanımlanmış ya da tanımlanmamış bir işte çalışmıyor, sadece ve sadece kendine zaman ayırıyorsa çalışmayan anne olarak tanımlanabilir ki, bu tip annelere bence tembel anne demekte de bir sakınca yok sanırım.
Peki çalışan ya da çalışmayan ideal bir anne çocuğuna günde ne kadar zaman ayırmalıdır ? Çalışan anne olmak söz konusu olduğunda ilk akla gelen sorulardan biri budur. Çok tartışılan bu sorunun cevabı genellikle bizi kaliteli zaman kavramına götürür. Peki kaliteli zaman tek başına yeterli midir? Yani çocuğuna günde sadece 15 dakika ayıran bir anne kaliteli de olsa yeterli bir zaman ayırmış mıdır? Kuşkusuz cevabım “hayır” olacaktır. İdeal bir zaman ayırımı çocuğa 20’şer dakikalık bloklar halinde günde en az 1saatinizi ayırmaktan geçer. Bunu yaptığınız anda ancak bugün çocuğuma ideal olarak zaman ayırabildim, yani “bugün çocuğumla ilgilenebildim” diyebilirsiniz. “Bu ilginin dağılımı nasıl olacak ? peki sürekli oyun mu oynayacağız şimdi?” diyenleri duyar gibiyim. Tabii ki hayır, eğer üç temel bölümden bahsediyorsak, bunlardan birincisiçocuğun doğaçlama, soyutlama ve sosyal becerilerini geliştirmek için serbest oyun olmalıdır. İkinci olarak da çocuğun ince motor ve el becerilerini geliştirici, her türlü boyama, hamur, çamur, kesme yapıştırma ve benzeri faaliyetler ebeveynle birlikte yapılmalıdır. Üçüncü olarak ise dil gelişimini destekleyen okuma, masal anlatma vb. faaliyetler yapılabilir.
Çalışan anne olmak her ne kadar çok zor olsa da; çocukları için iyi bir gelecek bekleyen annelerin iyi bir okul, iyi bir dershane, iyi bir etüd merkezi yerine öncelikle annelerinin kaliteli ilgisine ve sevgisine ihtiyaçları olduğu unutulmamalıdır. Temel olarak bu ilgi ve sevgiyi çocukluğun ilk 5 yaşında alan çocukların daha az problem davranış gösterdikleri, daha doyumlu, daha mutlu ve gelecekte de daha başarılı oldukları yalanlanamaz bir gerçektir. her şeyden önemlisi bu çocuklar kendileri gibi ruhsal açıdan sağlıklı ve üretken çocuklar yetiştirmektedirler.
Sözlerime türkçemizin o ünlü ata sözlerinden biriyle son vermek istiyorum. “Ne ekerseniz onu biçersiniz.” Kesinlikle doğru öyle değil mi?
Bir daha ki konumuzda buluşmak umuduyla… Esen kalın…
Decolleté Kadın ve Yaşam Dergisi: Haziran 2009
Site kaynağı ve isim gösterilmeden alıntı yapılamaz.
Psikolog Dr. Murat SARISOY
Uzman Klinik Psikolog - Aile Çocuk ve Evlilik Terapisti
Randevu almak için 7/24 DANIŞMA HATLARIMIZ
Ekibimiz Hakkında Bilgi Almak İçin BİZ KİMİZ ?
İzmir Psikolog - Gökyüzü Psikoterapi Enstitüsü Merkezimizin yeri için KONUM
Psikolog Dr. Murat SARISOY Hakkında Tarafsız Tavsiye Sİtesinde Yazılan TAVSİYELER
- Etik, Bilimsel yaklaşımımız ve tam 30 yılllık tecrübemizle yanınızdayız...
Danışma ve Randevu Hatlarımız:
- 0 232 464 00 60
- 0 534 670 23 73
- 0 554 580 25 10