‘Bugün insanlığımdan, erkekliğimden ve de psikologluğumdan utanç duyduğum bir gün, tüm sevgisiz canilerin günü kutlu olsun’ diye yazmışım twitter hesabımdan. Kaderin cilvesi ki gün 14 şubat ve kaderden çok daha öte olan ve maalesef kader olmayan bir durum var ki; 20 yaşında bir üniversite öğrencisi, hem de bir psikoloji bölümü öğrencisi, ruhsal sorunlu insanlara şifa olmak adına geleceğe dair yol haritasını çizmiş gencecik, körpecik bir fidan hunharca ve acımasızca katledildi. Onu katleden ise, onun katledilmesine sebep olan şey ise; kaç kişi bunu uzaktan bakınca görebiliyor bilmiyorum ama sadece ve sadece ‘ötekileştirmek’ denen o toplum ve coğrafya olarak vazgeçemediğimiz şu illet. Diğerini olduğu, yaşadığı ve de göründüğü gibi kabul edemiyor olmamızdan kaynaklı iğrenilesi bir olgu bu ‘ötekileştirmek’. Sen küpelisin, sen sarışınsın, sen mini etek giymişsin, sen dindarsın, sen alevisin, sen eğitimsizsin, sen entelsin ve en başında yazmam gereken şeyi en son yazıyorum ki dosdoğru anlaşılsın ‘Sen Kadınsın’…

Ötekileştirdiğimiz herkesin, kanının, canının ve yaşamının artık bizim için önemsiz hale geldiğinin farkında olmadan bunu inatla ve ısrarla yapıyoruz. Sen ötekisin, sen şusun busun dediğimiz insanlardan kolaylıkla vazgeçiveriyoruz. Böylelikle onların sahip oldukları seçme hakları, tercih ettikleri seçenekleri kötülerken onları da yabancılaştırıyor ve sonra değersizleştiriyor ve onların kanına girmek için bahaneleri kolaylıkla da, bu son örnek de olduğu gibi buluyoruz. Neymiş, 'mini etek giymiş', deyip bahaneyi yaratıveriyoruz ve işin en iğrenci böyle bir cinayet ortaya bu sebepten çıkınca, büyük bir ruhsuzluk ve vicdansızlıkla şunu söylüyoruz. 'o da bunu böyle yapmasaydı'.... Empati mi ? Boşverin siz empatiyi falan onu anadolunun bir ucunda şehir dolmuşlarında katledilen ve katledilecek gencecik psikoloji öğrencileri düşünsün...

Diğer yandan ise katili ve onun suç ortaklarını bulduk, yakaladık ve onu asma, kesme, parçalama ve o gencecik bedene yaptıklarını aynen onlara da yapma derdine düştük. Bu çözüm olacakmış gibi başka Özgecan ASLAN’ların katline bu engel olacakmış ya da sanki önceleri bu engel olmuş gibi bütün bu sadece vicdanı ve geçici bir rahatlama sağlayacak, kini ve öfkeyi daha da tepeye taşıyacak sözde çözümlerin derdine düştük. Ne kadar da körüz ki, bizim gibi insan olan bir diğerini yıllardır bizler de  ‘ötekileştirerek’ bu cinayetin altına bizler de defalarca imza atmış olduk. Özgecan’ın katili mi kim, evet Özgecan’ın bir değil bir kaç katili var, ama bir kaç da değil, biz yüzbinlerce katil sokaklarda  halen geziyor yiyor içiyor ve hiç suçumuz yokmuş gibi twitler atıyor, sosyal medya da şovlar yapıyoruz. Kim duruma daha çok acıdı ve üzüldü onu  yüzeysel bir duyarlılıkla gerçekten de empati falan kurmadan göstermeye çalışıyoruz. 

Hal bu ki, sen şöylesin sen şusun busun, sen onu giyme, sen bunu kafana takamazsın, sen şunu yiyemezsin, o yasak, bu ayıp, sen eksik eteksin, sen kadınsın bu saatte sokağa çıkamazsın, sen yalnız dolmuşa binmemelisin yoksa başına bunlar gelir, o olmamalı, bu olmamalı diyerek ötekileştirdiğimiz çoluk çocuk, genç, yaşlı, tüm insanlarımıza ve bunu da en fazlaca ve de kolayca kadına yönelik yapıyor olmamız nedeniyle Özgecan’ın katilleri bizleriz. Çünkü ötekileştirdiğimiz kişilerin, kültürel miras, etnik köken, cinsel tercih, mekansal tercih, dini tercih, giyinme, soyunma ve kısaca yaşama haklarını yok sayıyoruz. Hem de hemen hemen şu anda yanıbaşımızda oturan bir ya da bir kaç kişi bunları içten içe ya da dışarı vurur şekilde savunuyor. Evinde kızına, karısına ayrımcılık yapan erkekler mi sadece suçlu olanlar, yoksa onlarla beraber gelini, kızı ve hatta çalışan kadın personeli üzerinde iffet, ahlak ve yaşam biçimi baskısı kuran kadın erkek farketmeksizin otorite konumunda pek çok insan bunu yapıyor. İşin en acı tarafı da bunu kendine hak görüyor. 

Evet; ortada vahşice işlenmiş, iğrenç bir cinayet var ve bu cinayetin sebebi ise başta cinsiyet olmak üzere, din, dil, ırk, cinsel tercih, giyinme, soyunma ve yaşama tercihlerine saygı göstermeden yaşadığımız ve bu tercihlere saygı duymadan yetiştirdiğimiz kuşaklar dolusu insan.  Biz bu suçun ve buna benzer işlenmiş bir dolu nedenini görmek yerine, kelle avcılığına çıkıyor ve  sanki bir çözüm getirecekmiş gibi idam idam, katliam diye çığlıklar atarak bas bas bağırıyoruz. 

Kabul edelim, ya da istersek etmeyelim… Hepimiz bu iğrenç, kan donduran cinayette tüm diğerlerinde olduğu gibi sanığız ve suçluyuz…

dr. murat sarisoy

Dr. Psikolog Murat SARISOY

Uzman Klinik Psikolog - Evlilik ve Aile Terapisti

Randevu almak için 7/24 DANIŞMA HATLARIMIZ 

Ekibimiz Hakkında Bilgi Almak İçin BİZ KİMİZ ?

İzmir Psikolog - Gökyüzü Psikoterapi Enstitüsü Merkezimizin yeri için KONUM 

Psikolog Dr. Murat SARISOY Hakkında Tarafsız Tavsiye Sitesinde Yazılan TAVSİYELER

Yazdığım ve basılmış kitapları görmek için KİTAPLARIM linkini inceleyiniz.

  • Etik, Bilimsel yaklaşımımız ve tam 25 yılllık tecrübemizle yanınızdayız...
  • Danışma ve Randevu Hatlarımız:

    • 0 232 464 00 60
    • 0 534 670 23 73
    • 0 554 580 25 10

    Danısmanlık Konuları

    Bizi Takip Edin

    Free Joomla templates by L.THEME