Çocuk Dizileri : Sihirli mi? Zehirli mi?
İlk bakışta sihir ve gerçek üstü olayları içeren dizilerin, çocuklar üzerinde 'hayal gücünü, kurgulama, senaryo geliştirme yeteneğini geliştirebileceği düşünülebilir, bu dizilerin yapımcıları da bu savdan hareket etmektedirler. Bu bir fayda gibi görülse de, bu dizilerin, çocuklar üzerinde bırakacağı etkiler daha çok olumsuz olmaktadır.Ancak bu durum yaş gruplarına ve zihinsel gelişim dönemlerine göre farklılık gösterebilir. Duyusal (sensori-motor) dönem (0-2 yaş) döneminde ki çocuklar doğrudan taklit ya da ertelenmiş taklit yaptıklarından dolayı sadece davranışın taklit kısmı ile ilgilenirler.
Dolayısıyla bu çocuklar sihirli filmlerde yapılan her şeyi doğru yanlış gözetmeksizin o anda ya da daha sonra yapabilirler. Zaten bu dönemde pek çok somut kavram bile gelişmediğinden çocuk aslında neyi neden ve nasıl yaptığının farkında da değildir. Davranışının doğruluğu ya da yanlışlığından kesinlikle bahsedilemez. İşlem öncesi dönem dediğimiz (2-7 yaş)döneminde ise çocuklar olayları tek boyutlu düşünürler ve döngüsel tepki dediğimiz öğrendikleri ve hoşlarına giden aynı şeyleri tekrar tekrar yaparlar bu dizlerin izlenmesi durumunda iyiler ya da kötülerin birbirine yaptıkları iyi ya da kötü kavramı gözetmeksizin tekrarlanabilir.Bu dönem çocukların düşünsel dünyası son derece savunmasız ve masum olduğu için olumlu ve olumsuz tüm ruhsal yönlendirmelere açıktır. Somut operasyonel dönem dediğimiz (7-11 yaş) dönemine girmemiş bu iki zihinsel gelişim düzeyindeki çocukların bu dizilerden daha çok olumsuz etkilenmesi söz konusudur. Somut Operasyonel dönem de ise bu risk tamamen yine de ortadan kalkmış değildir.
Bu dizilerdeki iyi ve kötü arasındaki çekişmedeki, şiddet davranışları, özellikle iyiler tarafından yapılanları, özellikle cezalandırma davranışları model alınmaktadır. Böylelikle düzeyi ya da biçimi ne olursa olsun, bu ceza verme davranışları (kötü kişiyi kuşa da çevirseniz) günlük hayat gerçeğiyle çelişen algılar yaratır.Gerçek hayatta kötüler ya da kötülük her zaman cezası verilen veya bulunan bir olgular değildir. “Kötü ve iyi kavramlarını netleştirmeye çalışıyoruz” savunmasıyla çekilen gerekçelikten uzak bu diziler böylelikle bu kavramları aslında daha bulanık hale getirmektedirler. Öte yandan bu dizilerin büyük çoğunluğunda iktidar mücadelesi ve hırsı gayet net bir şekilde göze çarpmaktadır. Entrikalı yaklaşımları, güç istediği ile yanıp tutuşan karakterleriyle ve intikam vb. kavramlarıyla bu dizilerin yetişkin sınıfında gösterilen dizilerden aslında hiçbir farkı bulunmamaktadır. Belki de tam da bu yüzden bu diziler yetişkinlerinde çocuklarıyla birlikte takip ettikleri diziler halini almaya başlamışlardır.
Yetişkinlerin bu dizileri çocuklarının izlemesine izin vermelerinin diğer bir sebebi de ışıltılı ve bol efekt kullanılarak görsellik sosuna bulanmış bu diziler, özellikle 2-7 yaş döneminde anne ve babasından ilgi bekleyen çocukların dikkatini cezbetmektedir. Anne ve babalarda çocuklarının kendilerinden hiçbir şey beklemeden bir saat boyunca oyalanmalarından memnun olmaktadırlar. Ancak bu görsel efekt bombardımanının diğer önemli bir etkisi de tam da okul öncesi dönemdeki bu çocukların algılarını aşırı görselliğe bağımlı hale getirmektedir. Ancak örgün öğretimde halen klasik metotlar kullanılmaya devam edilen ülkemizde, iki boyutlu ve tahta, kağıt, kalem düzlemleri üzerinden eğitim verilmektedir. Sınavlar da yine aynı düzlemler üzerinden ve animasyonsuz, efektsiz olarak yapılmaktadır.
Bu görsel efektler yüksek frekanslı elektrik sinyalleri oluştururlar, sürekli yüksek frekansla öğrenmeye başlayan bu körpe beyinler düşük frekans oluşturabilen efektlerle desteklenmemiş görüntüler karşısında yetersiz kalmakta ve öğrenme az ya da yanlış öğrenme şeklinde olmaktadır. Aşırı görsel uyaran bombardımanı sonrası algı eşikleri yükselmiş bu çocuklar okul hayatlarında dikkat sorunları hatta bozuklukları yaşaması çok olasıdır. Yani korteksleri görsel öğrenme modunda (öğrenme beynin bu zarında gerçekleşir) çalışan bu çocuklar klasik öğretim şartlarında ekstra uyarana ihtiyaç duymaktadırlar. Ancak bu zararlar ergenliğe girmiş soyutlamaları gelişmiş, zihinsel gelişimini tamamlamak üzere olan, gördüğü her şeyin gerçek olmadığının bilincinde olan kişiler için geçerli değildir.
Dr. Psikolog Murat SARISOY
Uzman Klinik Psikolog - Evlilik ve Aile Terapisti
Randevu almak için 7/24 DANIŞMA HATLARIMIZ
Ekibimiz Hakkında Bilgi Almak İçin BİZ KİMİZ ?
İzmir Psikolog - Gökyüzü Psikoterapi Enstitüsü Merkezimizin yeri için KONUM
Psikolog Dr. Murat SARISOY Hakkında Tarafsız Tavsiye Sitesinde Yazılan TAVSİYELER
Yazdığım ve basılmış kitapları görmek için KİTAPLARIM linkini inceleyiniz.
- Etik, Bilimsel yaklaşımımız ve tam 30 yılllık tecrübemizle yanınızdayız...
Danışma ve Randevu Hatlarımız:
- 0 232 464 00 60
- 0 534 670 23 73
- 0 554 580 25 10